AK Parti Malatya Milletvekili, TBMM İdare Amiri Ömer Faruk ÖZ, katıldığı yerel bir kanalda gündemi değerlendirdi.
ÖZ, yaptığı açıklamalarda son 12 yıllık AK Parti iktidarında gerek Türkiye’nin gerekse Malatya’nın her alanda ciddi kazanımlar elde ettiğini hatırlatarak, “Merkez Bankası rezervleri 130-145 milyar dolar seviyelerine ulaşırken ihracat 157 milyar dolara çıktı” dedi. Malatya’nın Organize Sanayide önemli mesafe kat ettiğini, binlerce insana iş imkânı sağlandığını ifade eden ÖZ, “Türkiye’deki sanayileşmeyle Malatya’daki sanayileşme eş düzeyde gidiyor” diyerek, Malatya’nın potansiyelinin daha da fazla arttırılması gerektiğine vurgu yaptı.
ÖZ, konuşmasının devamında; “Bu şehirde bir şeylerin daha hızlı gitmesi için birilerinin gerektiğinde gaza gerektiğinde frene basması gerekiyor. Ben tüm tepkilere rağmen Malatya’nın aleyhine giden bir şey gördüğümde tavrımı ortaya koyuyorum. Fakat biri bunu alıyor farklı yansıtıyor. Ben bundan pişman değilim, birileri Ömer Faruk ÖZ’ün çıkışları diye olumsuz yansıtıyor ama ben Malatya’mın partimin menfaati için bu çıkışları yapıyorum. Benim beynimde ne varsa dilimde de o vardır. Malatya’nın geleceği benim geleceğimden daha önemli. 40-50 yıldır yapılamayanlar 12 yılda yapılmıştır Malatya’ya. Kamu yatırımlarından en fazla alan illerden biri olmuştur. Fakat bunu daha da fazla arttırabiliriz. Keşke doğruları söylerken daha yumuşak söyleyebilsem. Ama ben böyleyim. Bu da benim özelliğim, eksikliğim. Malatyalılar bunu mazur görsünler” dedi.
KAYISI İÇİN KAMUOYU OLUŞTURUN
Kayısı probleminin ise; çok olurken değerinde satılamaması olduğunu ifade eden ÖZ, “Fındık tanıtım grubu gibi kayısı tanıtım grubu kurulmasını savundum. Ve gelinen noktada kuru meyve, üzüm kayısı içeren tanıtım grubunun kurulmasını sağladık. Üzümden gelen para kayısının tanıtımında kayısıdan gelen üzümün tanıtımında kullanılacak. Doğru olan da buydu. Burada mikro milliyetçilik de yapmak doğru olmazdı. Geçen tanıtım grubunun başındaki kişiyle konuştum. Şimdiden ellerinde 4 trilyon tanıtım için kaynak oluştuğunu ifade etti ve 500.000 dolarla Çin’de tanıtım yapmak için büyük bir firmayla anlaştıklarını ifade etti. Yani kayısı tüketiminin az olduğu ülkelerde bu parayla tanıtım yapacağız. Paranın %80’nini dış tanıtımda kullanmak zorundayız. Şuan Güney Kore’de Pazar oluşturmaya çalışıyoruz”. Öz devamında ihracatçıların da gerekli olduğunu ama düzgün çalışmaları gerektiğini hatırlatarak, “4 liraya alıp 9 liraya ihraç etmesin” dedi.
Tanıtım grubundan sonra geriye mutlaka yapılması gereken Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuk, kaldı diyen ÖZ, “ben buradan sesleniyorum. Ey ticaret odası başkanım, oda başkanlarım, belediye başkanlarım, Sayın Valim bu çok önemli bir konu. Öncelikle bu işe kamu el atıp, öncülük yapması lazım. Bu konuda Tarım Bakanlığımızın hibe desteği de var. Bu depoculuk sisteminde AB’ye akredite, labotuvar, sertifikasyon süreci var. Kayısıda sınıflandırma yapılacak. Denecek ki; senin malın B1 statüsünde, içinde nem oranı kükürt oranı nedir, niteliği nedir bakılacak ve raporu verilecek. Çin’deki adam bu raporu gördüğünde itibar edecek. Ürününün depoya teslim ettiğinde aldığı evrak kıymetli evrak statüsünde olacak. Bunu anında nakde dönüştürebilecek. Şuan da ne kadar elimizde kayısı var resmi kaydı yok. Dolayısıyla spekülasyona açık bir kayısı piyasası oluşuyor. Depoculukla ne kadar malımız var belli olduğunda lafla sözle spekülasyon yapılamayacak. Kamuoyunun bireysel hak ve özgürlüklerini kullanarak, yakıp yıkmadan, kırıcı olmadan bu hakkının takipçisi olması gerekiyor. Ben kamuoyuna, STK’lara ses verin, konuşun ellimizi rahatlatın diyorum. Eleştirin eksiğimizi söyleyin, kamuoyu oluşturun, diyorum” dedi.
Kayısı tüketiminin arttırılması noktasında kamu kurum ve kuruluşlarına Bakanlıklara yazı yazdığını hatırlatan ÖZ, “hatta Milli Savunma Bakanımız, askeri birliklere gönderilmiştir diye geri cevap yazmıştır” dedi. ÖZ ayrıca “son günlerde Üzümde olduğu gibi bizim de Başbakanımıza belli miktarda kayısının alınması noktasında gündem oluşturmamız gerekiyor” dedi.
Malatya’daki kentsel dönüşümün sağlanması ve sosyal konut yapımı noktasında TOKİ’nin büyük bir çaba ortaya koyduğunu ve her alanda alt yapı alanında zamanla daha iyiye gideceğine inandığını ifade eden ÖZ, “Başbakanımız açıkladı. Dikey değil yatay mimari istiyorum dedi” ifadelerini kullandı.
YANLIŞ BİR TARTIŞMA YÜRÜTÜLÜYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyanın sayılı liderleri arasında olduğunu ve bu ülke insanının özgüvenini arttırdığını ifade eden ÖZ, “Sayın Davutoğlu da Cumhurbaşkanımızdan sonra gereken sinerjiyi sağlamıştır. Halka gereken güveni vermiştir. Halkımızın Sayın Cumhurbaşkanımıza da Sayın Başbakanımıza da güveni aynen devam ediyor. Bizim göremediğimizin daha fazlasını Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız görüyor. Bir avuç hain içerde ve dışarda bu ülkeyi karıştırıyor. Kimse Sayın Davutoğlu’nun yetersiz olduğu izlenimine kapılmasın. Muhteşem bir ikili oluşturuyorlar. Güneş balçıkla sıvanmaz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan uyumlu olursa ülke kazanır. Bundan kimse rahatsızlık duymasın” dedi.
En yakın zamanda Başkanlık sistemine geçilmesini savunan ÖZ, Türkiye’de yapılan tartışmanın da yanlış olduğu görüşünde. ÖZ’e göre; “Türkiye’de tartışılması gerekilen Başkanlık sitemiyken maalesef konu Tayyip beyin başkanlığı meselesine indirgeniyor. Tartışılması gereken Tayyip Beyin başkanlığı değil, Başkanlık sisteminin bu ülkeye ne getirip götüreceğidir. Nasıl bir sistem olması gerektiğidir. Şuanda parlamenter sistemdeyiz ama bakıyorsunuz Milletvekillerinin bir kıymeti yok. Kanunlar %95 kanun tasarısı şeklinde geliyor. Yani yasama sürecinde milletvekilleri değil, hükümet kabine etkili oluyor. Fakat Başkanlık sisteminde bu değişecek Milletvekilleri, yasamanın yanı sıra Başkanlık sisteminde milletvekili olmayan Bakanların karşısında daha güçlü olacak, denetim güçleri artacak. Şimdi bakıyorsunuz başarılı her milletvekili, daha iyi hizmet etmek adına Bakan olmak istiyor. Fakat Başkanlık sistemiyle milletvekilleri her açıdan daha kıymetli olacak.”
HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDEN GERİYE DÖNÜŞ YOK
Kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak anılan kanun değişikliği için de konuşan ÖZ, “12 yıldır bireysel hak ve özgürlüklerden geriye dönüş olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Ama bireysel hak ve özgürlükler adına başkasının hakkına da müdahalede bulunmamak lazım. Sen Molotof at misket at sonra hak ve özgürlük de. Ben bir ülkücünün yüzüne maske takıp, polise Molotof attığını görmedim. Onun için bizim bunu MHP’ye de anlatmamız lazım. Aynı şey CHP, HDP için de geçerli. Herkes samimiyetle yaklaşmalı. Biliyorsunuz bu yüzü kapalı kişilerce pek çok esnafımızın dükkânına, kamu malına zarar verildi. İnsanlarımız hayatını kaybetti. İstanbul’da Serap kızımız Molotof kokteyli nedeniyle yanarak hayatını kaybetti. Kamu otoritesini bozmaya kimsenin hakkı yok. Konuş, yürüyüş yap protesto et. Bunda sıkıntı yok. Ama yüzünü gizleyip, banka şubesine taş, Molotof atıyorsun. Diğer insanların hak ve özgürlüğüne müdahale etmedikçe kimsenin hak ve özgürlüğüne müdahale söz konusu değil” dedi.
Milletvekili adaylığına ilişkin de açıklamalarda bulunan, Malatya’da altıyı zorlayacaklarını ifade eden ÖZ, “İçeride ve dışarıda yaklaşık 1,5 milyon Malatyalının içinde şüphesiz Malatya’ya hizmet edecek pek çok kişi vardır. Kim daha çok hizmet edecekse Rabbim ona nasip etsin. Ben bu anlamda Allah şahit hırslı değilim. Ama bu emanetin de hakkını vermek zorundayım. Bir gün biri hocaya gitmiş, ‘ben adaylık düşünüyorum ne tavsiye edersin hocam? Diye sormuş. Hoca da aday ol, seni aday yaparlarsa bir kurban kes, yapmazlarsa iki kurban kes demiş’. Yapmazlarsa 2 kes diyor çünkü mesuliyetten kurtuluyorsun. Ben Malatya’ya katkı sunacak daha çok kişiyi aday olmaya çağırıyorum” dedi.