B. Kırmızı Hat-2
Yer: ODTÜ Yerleşkesi ve periferisi
Zaman: 18/12/2012 ……. GG/AA/2013
Büyük korku ülkesinde geceler, günler pusta kaybolmuştu. Kentsel dönüşüm kararlılığı sürüyor yıkımlar geceden başlıyordu. Şafak sökene dek iskeleler kuruluyor, iş makineleri aralıksız cadde ve sokakları deliyordu. Kültürel talan, kayıp kavramlar… “İfade Özgürlüğü” dolaşımdan hızla kaldırılarak yerine tahsis edilen edepli bir boyun eğiş söylemi hasıl olmuştu; salyalarını akıtarak yeni dünya düzeninden, hiç kimsenin anlamadığı bir “Barış” formülünden bahsediyordu. Göksel aristokrasinin izdüşümünün aşağıdaki dünyaya taşınmasının belirlenmesi ve çözümlenmesi olmuş bitmiş bir gerçek olarak, sadece ana çizgileri ortada bırakılmış, dogmatik bir tarzda milli kimlikler, milli birlikler, cuntalar, cemaatler…
Teolojik, ideolojik mirastan kendilerine bir ulusal bellek şekillendirmeye çalışanlar hummalı günler geçiriyor. Müzakereler, yaftalamalar, dekadanslar. Oyun büyük. Harita yeniden şekillenirken Türkiye yeni zenginleriyle tanışıyor. Sınıflar makyajlanıyor, aile üyeleri de oy depolarını denetleniyordu.
Karanlığın çöktüğü korku ülkesinde bilginin ışığını taşıyanlar, onurlu direnişi örgütlüyor, kırmızı hatlar yerleşkeden ülkeye halka halka yayılıyordu. Buluşmalar, konuşmalar, oyunlar… BirGünden BirGüne,Üniversite Kongresi ODTÜ’de toplanıyordu.
Kırmızı hattan yayılan , kapitalizmle geçen vahşet yüzyılları! biteviye tahsis edilmiş rollerin krizinden doğan acıklı güldürü.
Sahneleri bölen şarkılar:
“-Yakılıklı beyler bize bir kızın ne zaman eteklerini kaldıracağını ve ne zaman kendinden geçeceğini öğretiyorsunuz. Önce bize dişimizin kovuğuna gidecek bir şeyler verin, sonra konuşun, o zaman dinlenirsiniz.”
-Sahi insan neyle yaşar?
–İnsan hiç durmadan işkence etmekle, soymakla, parçalamakla ve içini kemirmekle! İnsan sonuçta bir insan olduğunu sürekli unutmak için yaşar.” Üç Kuruşluk Opera.
Brecht oyununda burjuvaların haydutluğa olan eğilimlerini açığa çıkarmak ister. Buna karşın burjuva seyirci topluluğu oyunu benimser ve kendi hedonizminin doğrulanması olarak kabul eder. “Edebiyat tarihi” der Brecht, “beni yalnızca şu cümlelerimle hatırlayacak: Önce ekmek gelir, sonra ahlak”
Roma’nın atası olan Lavinium kentinin kuruluşu anlatılırken, Aineias’ın Troyalıları, Tarkhon’un Ertrüskleri ve Latinler arasındaki çatışma Urbs’un başlangıcında Sabinlerle çıkan savaşın son derece bilinçli, ustaca geliştirilmiş bir izdüşümünü sunar.
Yerleşke… periferisi, zihinsel yapılarına ve kültürüne baş döndürücü bir dalıştaydı. “Demokratik çözüm”, “cesur olma zamanı” diyebilen hattın oluşturan bu entelektüeller köken tarihlerinin ideolojik sistemin ve mesajın gayet açık bir biçimde bilincindeydiler!